Introducing
Your new presentation assistant.
Refine, enhance, and tailor your content, source relevant images, and edit visuals quicker than ever before.
Trending searches
Hüseyin Kavdır
BELKİ GELMEM GELEMEM
Sen İstinye'de bekle ben burdayım
İçimde köpek gibi havlayan yalnızlığım
Belki gelmem gelemem beş dakika bekle git
Çünkü ben buradayım karanlıktayım
Çünkü elimi kestim beni kan tutuyor
Şarabım bütün ekşi suyum soğuk
Yanımda olmadın mı seni daha bir çok seviyorum
Belki gelmem gelemem beş dakika bekle git
Yüzünü ıslatmadan ağlayabilir misin
Yarı geceden sonra telefon ettin mi hiç
Karanlık adamlar hüvviyetini sordu mu
Ben senin olmadığını arıyorum
Belki gelmem gelemem beş dakika bekle git
Belki gelmem gelemem beş dakika bekle git
Bana ait ne varsa hepsi seni korkutuyor sana ait ne varsa
Hiçbiri benim değil
Belki ölmek hakkımı kullanıyorum
Belki gelmem gelemem 5 dakika bekle git
Belki gelmem gelemem 5 dakika bekle git
Duygu, hayal ve düşüncelerin bir düzene bağlı olarak, çekici bir dil ve ahenkli mısralar içinde aktarılmasına şiir denir.
Ağlasam sesimi duyar mısın mısralarımda
Dokunabilirmisiniz gözyaşlarıma ellerinizle
Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel
Kelimeler ise kifayetsiz olduğunu
Bu derde düşmeden önce
Bi yer var biliyorum
Herşeyi söylemek mümkün
Epeyce yaklaşmışım duyuyorum
Anlatamıyorum !!!
Güneş, daldan dala sıçrayarak yürüyor
Bir neden var mı mutlu olmamam için?
Daha ne kadar yaşadım ki şunun şurasında
Adını biliyor muyum bütün çiçeklerin?
Dörtlük (Kıta)
Dize (Mısra)
Şair
Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü,
Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü,
Işık ışık, dalga dalga bayrağım!
Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım.
Sana benim gözümle bakmayanın
Mezarını kazacağım.
Seni selâmlamadan uçan kuşun
Yuvasını bozacağım.
Dalgalandığın yerde ne korku, ne keder...
Gölgende bana da, bana da yer ver.
Sabah olmasın, günler doğmasın ne çıkar:
Yurda ay yıldızının ışığı yeter.
Neşet Ertaş
Ozan
Nasıl ki bir şarkıda ritm varsa ve notaların kendi arasında bir uyumu varsa şiirde de her bir dizenin ve harfin kendi içinde bir uyumu vardır. Şarkılardaki ritm ve nota uyumu ile şiirlerdeki ses ve dize uyumu sanatsal olarak insanların kulağına hitap eder. Şiirde bu uyumu sağlayan iki unsur bulunmaktadır.
Dize sonlarındaki seslerin ya da sözcüklerin birbiriyle aynı olmasıyla sağlanan uyumdur. Şiirde bu uyuma redif ve/veya uyak(kafiye) adı verilmektedir.
Şiirde, her bir dizede bulunan hecelerin sayılarına göre bir düzen oluşturulur. İşte bu düzene ölçü denir. Edebiyatımızda hece ölçüsü ve serbest ölçü olmak üzere iki tür ölçü kullanılmıştır.
Her ölçü bağlı bulunduğu dilin yapısından doğar. Bu nedenle Türk dilinin doğal ölçüsü, hece ölçüsüdür. Hece ölçüsünde şiirin bütün dizelerindeki hece sayısının eşit olması gerekir.
Uzun, ince bir yoldayım
Gidiyorum gündüz gece
Bilmiyorum ne haldeyim
Gidiyorum gündüz gece
Âşık Veysel’den alınan yukarıdaki dörtlük 8’li hece ölçüsü ile yazıl-mıştır.
Yukarıdaki dizeler, 11’li hece ölçüsüyle yazılmıştır.
Faruk Nafiz Çamlıbel
Herhangi bir ölçüye bağlı
kalınmayan ölçüdür. Hecelerin sayılarına bakmaksızın şairin tamamen kendi üslubuna göre yazmasıdır. Serbest ölçü, Türk şiirinde 1940’lardan sonra Orhan Veli Kanık ile yaygınlaşmaya başlamıştır.
Orhan Veli Kanık
Her şiirin belli bir konusu, üslubu vardır. Kimi aşk, ayrılık konusunu işler, kimi okura bir bilgiyi özlü bir şekilde verir, kimi ise birini eleştirir. İşte şiirlerin bunlara göre sınıflandırılması şiir türlerini ortaya koyar.
Bunlar Yunanca’daki adlarıyla adlandırılır: Lirik, Epik, Didaktik, Pastoral, Satirik.
İçten gelen heyecanları coşkulu bir dille anlatan duygusal şiirlere lirik şiir denir. Bu şiirlerde “sevgi, özlem, ayrılık” gibi konular işlenir.
...
Öyle uzaktan seviyorum seni
Elini tutmadan
Yüreğine dokunmadan
Gözlerinde dalıp dalıp gitmeden
Şu üç günlük sevdalara inat
...
Cemal Süreya
Kahramanlık, yiğitlik, savaş konularını işleyen ya da tarihsel bir olayı coşkulu bir anlatımla işleyen şiirlere epik şiir denir.
Bizdik o hücumun aşkıyla kanatlı
Bizdik o sabah ilk atılan safta yüz atlı
Uçtuk Mohaç ufkunda görünmek hevesiyle
Canlandı o meşhur ova at kişnemesiyle
Yahya Kemal Beyatlı
Doğa güzelliklerini; orman, yayla, dağ, köy ve çoban yaşamını ve bu hayata duyulan özlemi ifade eden şiir türüne pastoral şiir denir.
Gümüş bir dumanla kapandı her yer
Yer ve gök bu akşam yayla dumanı
Sürüler, çeşmeler, sarı çiçekler
Beyaz kar, yeşil çam, yayla dumanı
Ömer Bedrettin Uşaklı
Belli bir düşünceyi kabul ettirmek veya belli bir konuda öğüt, bilgi vermek, ahlaki bir ders çıkarmak için yazılan öğretici şiirlere didaktik şiir denir.
Piknik, gezi yaparken
Çöp bırakma geride
Çayırlarda yürürken
Zarar verme çiçeğe
Yunus Emre
Gel bakma kimseye hor,
Halkı yorma kendin yor.
Yıkmak için çok düşün,
Yıkmak kolay yapmak zor.
Fabl da didaktik şiir sayılabilir. Bu türde amaç, insanların hatalarını düzeltmek, onlara yol göstermektir. Fabllardaki düşsel unsurlar birer araçtır. Asıl hedeflenen ise ahlaki derstir. İnsan dışındaki varlıklara insana ait özellikler verilerek, bu varlıklar öyle hareket ettirilir.
Günlerden bir gün bay karga konmuş bir dala
Koca bir peynir ağzında.
Tilki peynirin kokusunu almış gelmiş:
— Günaydın, Sayın Karga, demiş;
Bu ne güzellik böyle:
Bakmaya doyamıyorum size.
Şu tüylere bakın, pırıl pırıl;
Sesiniz bilmiyorum nasıl;
O da renginiz kadar güzelse
Ne yalan söyleyeyim
Bu ormanda güzel yoktur üstünüze.
Karga bu sözlere bitmiş:
— Şuna bir gak diyeyim de ses görsün, demiş;
Gak der demez peynir düşmüş, tilki yutmuş.
— Kara bayım, demiş kargaya;
Şu sözümü hiç unutma,
Kaptırdığın peynire değer:
Her dalkavuk çıkarı için över,
Yüzüne güler, peynirini yer.
Karganın aklı gelmiş başına
İş işten geçtikten sonra.
Toplum hayatındaki aksayan yönlerin, düzensizliklerin; insanların çeşitli konulardaki beceriksizliklerinin ve zayıflıklarının anlatıldığı yergi şiirlerine satirik şiir denir.
Söylersin de söz içinde şaşmazsın
Helâli haramı yersin seçmezsin
Nasibin kesilir de sular içmezsin
Akar çaylar senin olsa ne fayda
Pir Sultan Abdal
Söz sanatları (edebi sanatlar), ifadeye zenginlik katmak, ifadenin etkisini artırmak ya da az sözle çok şey ifade etmek için kullanılır. Söz sanatları abartma, benzetme, kişileştirme, konuşturma ve karşıtlık olmak üzere beşe ayrılır:
Bir şeyin özelliklerini, bir olayı veya bir durumu olduğundan daha büyük veya daha küçük göstermeye abartma denir.
Çantayı taşımaktan kolum koptu.
Bir ah çeksem dağı taşı eritir
Gözüm yaşı değirmeni yürütür
Bu hasretlik beni dahi çürütür
Bana sıla da bir, gurbet il de bir
Anlatımı kuvvetlendirmek, sözün etkisini artırmak için aralarında değişik yönlerden ilgi bulunan iki şeyden zayıf olanın kuvvetli olana benzetilmesine benzetme denir.
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım
Yırtarım dağları, enginlere sığmam taşarım
Tam bir benzetmede benzeyen, benzetilen, benzetme yönü ve benzetme edatı olmak üzere dört temel unsur vardır fakat bir cümlede benzetme yapılması için sadece benzeyen ve benzetilen olması da yeterlidir.
► Benzeyen: Zayıf unsur.
► Benzetilen: Kuvvetli unsur.
► Benzetme yönü: İki unsur arasındaki benzetme sebebi.
► Benzetme edatı: Benzetmede kullanılan “gibi, kadar” edatlarıdır.
İnsan dışındaki varlıklara insana özgü özelliklerin verilmesine kişileştirme denir. Bu sanatta hayvanlara, bitkilere ve diğer varlıklara insana özgü özellikler verilerek ifade daha çekici hâle getirilir, duygular daha güzel anlatılır.
Köyün çayı boş yere akmaktan sıkılıyor, bir bostanı sulayacağı günlerin gelmesini iple çekiyordu.
Toplanırken göklerde bulutlar yığın yığın
Hırçın bir fırtınayı düşünüyordu deniz.
İnsan dışındaki varlıkları konuşturma, onların ağzından
söz söyleme sanatına konuşturma (intak) denir.
Konuşturma, kişileştirme sanatı ile birlikte kullanılır. Kişileştirme ile insan özelliği kazandırılan varlıklar, konuşturulduğu zaman konuşturma sanatı yapılmış olur.
Akşam rüzgârları der ki Ali’ye:
“Gözler ileriye, gönül geriye…”
Sanki köydekiler görünsün diye
Tepeler alçalır, dereler dolar!
Google: Ben her şeyi bilirim.
Facebook: Ben herkesi tanırım.
İnternet: Ben olmasam ikiniz de işe yaramazsınız!
Elektrik: Bence tartışmayı fazla uzatmayın.
Birbirine karşıt olan durum, kavram ve fikirlerin bir arada kullanılmasına karşıtlık (zıtlık) denir.
Gülen çehremi görüp Sanmayın beni bahtiyardır.
Her kahkahanın içinde
Bir damla gözyaşı vardır.
Güneş her akşam batıp her gün doğuyorsa
Çiçekler solup solup tekrar açıyorsa
En derin yaralar kapanıyorsa
En büyük acılar unutuluyorsa
Neden korkulur hayatta söyleyin bana.
Her mısranın ilk harfi yukarıdan aşağıya doğru okununca bir ismin çıkacağı şekilde yazılmış şiire “akrostiş” denir.
Kurallar....
Bu hafta....
VE KURALLAR
2. DERS
4. DERS
1. DERS
3. DERS