Introducing
Your new presentation assistant.
Refine, enhance, and tailor your content, source relevant images, and edit visuals quicker than ever before.
Trending searches
İstismar
"Bir yetişkin tarafından bilerek ya da bilmeyerek yapılan ve çocuğun sağlığını, fizik gelişimini, psikososyal gelişimini olumsuz yönde etkileyen davranışlar" olarak tanımlamaktadır. Bu tanımda amaç değil, sonuçlar önem taşımaktadır. Başka bir deyişle, yetişkinin niyeti önemli değildir, eylemin çocuk üzerindeki etkisi önemlidir (WHO 1999).
Fiziksel İstismar
Taner ve Gökler’e göre fiziksel istismar, 18 yaşına kadar bir çocuğun ebeveynleri ya da kendinden sorumlu yetişkinler tarafından vücut bütünlüğünün zedelenerek fiziksel bir zarara uğratılması, çocuğun yaralanması veya tüm bunların oluşumu riskine sebep olmaktır (Taner ve Gökler 2004).
Duygusal İstismar
Duygusal istismar, çevredeki yetişkinler tarafından gerçekleştirilen, çocuğun kişiliğini zedeleyici, duygusal gelişimini engelleyici eylemler ya da eylemsizlikler olarak tanımlanır (Şahiner 2001).
Cinsel İstismar
Cinsel istismar, erişkin tarafından çocuklara yönelik olarak gerçekleştirilen cinsel içerikli tüm eylemleri kapsayan, bağımlı, yeterince olgunlaşmamış çocukların, tam olarak kavrayamadıkları, bilerek rıza göstermedikleri cinsel aktivitelerin uygulanmasıdır. Kısaca cinsel istismar, bir yetişkinin doyum sağlamak amacıyla bir çocuğa yaklaşması ve onu kullanmasıdır (Yiğit 2004).
İhmal
İhmal; çocuğun beslenme, barınma, sağlık, giyim, eğitim, korunma ve gözetim gibi temel gereksinimlerinin onun bakımını üstlenen kişiler tarafından karşılanmamasıdır (UNİCEF 1995).
Çocuk istismar ve ihmal olgularının incelenmesi ve çocuğun kaderinin tayin edilmesinde, çocuğun yüksek yararı düşünülerek; risk altında bulunan çocukları korumak, desteklemek ve geleceğe hazırlamak için Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına önemli roller düşmektedir.
Yine gizlenme eğiliminin sıklıkla görüldüğü istismar olgularında mağdur olan çocuklara ulaşılmayı kolaylaştırmak için ASPİM konu ile ilgili ALO 183 hattından bağımsız olarak sadece çocuklara özgü ALO yardım hatları açılabilir.
Çocuk istismarı doktor, hemşire, psikolog, sosyal hizmet uzmanları, öğretmen ve bu uzmanların çalıştıkları kurumların disiplinler arası bir yaklaşımıyla çözülecek ve önlenebilecektir. Ülkemizde de bu tip yaklaşımlar ivme kazanmaktadır. Önleme ve tedavi süreçlerinde multidisipliner ekip çalışması kesinlikle gerekmektedir. Ayrıca çocukla karşılaşan bütün meslek gruplarına konuya ilişkin farkındalık eğitimleri yapılabilir.
Çocuğun yaş özelliklerine uygun kendisini korumasına yönelik güvenlik programları hazırlanarak ilgili uzmanlarca ( Sosyal hizmet uzmanları, psikologlar, çocuk gelişim uzmanları, rehber öğretmenler) bilgilendirme yapılmalı ve hatta program müfredata zorunlu ders olarak konulmalıdır. Ayrıca bu tür programlar sadece çocuklarla sınırlı kalmamalı, ebeveynlere de verilmelidir.
Türkiye'nin çocuk istismarı konusunda ulusal bir organizasyon planına ihtiyacı vardır. Bu organizasyon içerisinde Sağlık Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Türk Tabipler Birliği, Barolar, STK'lar koordinasyon halinde çalışmalıdır. Bu sorun bir tek meslek grubunun bu alanda yetkinleşmesi ile çözümlenebilecek bir sorun değildir. Bütün disiplinler devletin de içinde bulunacağı bir eylem planı çerçevesinde yetkinleşip konunun bir ucundan tutmalıdır.
Bunlara ek olarak günümüzde sosyal medyanın ve kitle iletişim araçlarının önemi yadsınamayacak kadar büyüktür. Çocuk istismarı ve ihmali konusuna sıklıkla yer vermesi, konu ile ilgili kamu spotlarının yayınlanması, konunun gündemde tutulması, anne, baba ve çocukları bilgilendirici yayınlar yapılması, broşür, CD, video gibi görsel işitsel materyallerin çoğaltılması ile bu konuda farkındalığın arttırılacağı düşünülmektedir.
Sağlık bakanlığı tarafından her ilde Çocuk İzlem Merkezlerinin kurulması ve özellikle sağlık personelinin merkezler hakkında bilgilendirilmesi sağlanmalıdır.
Birinci basamak sağlık kuruluşlarında çocuk hakkında gerekli incelemenin yapılması, çocuk istismar tanı ve sonraki süreci izleme ve değerlendirme için sosyal hizmet uzmanı kadroları açılmalıdır.
Akademisyenler, pediatristler, psikiyatristler, sosyal hizmet uzmanları, psikologlar ve bu alanda hizmet veren diğer uzmanlarca yapılandırılmış/yarı yapılandırılmış çocuk istismarı tanılama ve izlem formları geliştirilmelidir. Bu formlar hemşireler, ebeler ya da sosyal hizmet uzmanlarınca risk grubuna uygulanmalıdır. Yapılandırılmış formlar sayesinde ASM personelinin iş akışı bozulmayacak şekilde her çocuğa ulaşılabileceği düşünülmektedir.
Oluşturulan formlar aracılığı ile riskli aileler (tek ebeveyn, genç anne-baba, düşük sosyo-ekonomik düzey, madde kullanımı olan ebeveyn vb.) ve risk altındaki çocuklar (mental problemli, prematüre olan vb.) belirlenip, sık sık izlenmelidir.
Ailenin çocukla sağlıklı iletişim kurabilmesi için gerekli sosyal destek sağlanmalıdır. Ev ziyaretleri ile doğumundan önce belirlenen riskli aileler doğumdan sonrada yakından izlenerek çocuğun fiziksel, ruhsal, sosyal gelişimi için desteklenmelidir.
Sağlık personelinin çocuk istismarına ilişkin hukuki ve yasal süreç hakkında, konuya ilişkin hizmet veren kuruluşlar ve bu kuruluşlarla ne şekilde iletişime geçileceği konusunda bilgi eksikliği bulunmaktadır.
Sürece ilişkin bir diyagram oluşturulup,ilk bildirim yapacakları kuruluştan başlayıp, adım adım başvuru yapılacak kurumlar ve çocuklara yönelik hizmetler hakkında bilgilendirme broşürleri ve el ilanları hazırlanarak ASM’lerde görünür yerlere asılması ve dağıtımının sağlanmasının bu konularda eksiklikleri gidereceği düşünülmektedir.
Çizelge 15 Sosyal hizmet bölümü öğrencilerinin SH bölümünü seçme nedenleri ile BEM Cinsiyet Rolü Envanteri altboyutları arasında yapılan çapraz tablolara ilişkin bilgiler.
TARTIŞMA
Çizelge 16 Sosyal hizmet bölümü öğrencilerinin SH bölümüyle ilgili düşünceleri ile BEM Cinsiyet Rolü Envanteri alt boyutları arasında yapılan çapraz tablolara ilişkin bilgiler.
P>0,05 Cinsiyet rolleri ile mesleğin statüsünün yüksek olması ve eğitim sürecinin zor olması arasında anlamlı bir ilişki yoktur.
Çocuk istismarı konusunda alınan bilgi lisans eğitimi ile sınırlı kalmamalıdır. Hekim ve hemşirelerin farkındalıklarını ve bilgilerini arttırmak için çalıştıkları kurumlar tarafından hizmet içi eğitim programları düzenlenmesi gerekmektedir. Belirli aralıklarla ve sürekli olarak yapılan hizmet içi eğitimlerin çocuk istismarı konusunda faydalı olacağı düşülmektedir.
Lisans döneminde çocuk istismarı hakkında kapsamlı bilgi alınması gerekmektedir. Çalışmamıza katılan sağlık personelleri eğitim almış olsalar da alınan eğitimin niteliği ve yeterliliği tartışmalıdır. Bu nedenle özellikle tıp fakültelerinde çocuk istismarı konusunun zorunlu ders olarak müfredata konulması, var ise süresinin arttırılması gerektiği düşünülmektedir.
Çizelge 15 Sosyal hizmet bölümü öğrencilerinin SH bölümünü seçme nedenleri ile BEM Cinsiyet Rolü Envanteri altboyutları arasında yapılan çapraz tablolara ilişkin bilgiler.
Çizelge 13 Sosyal hizmet bölümü öğrencilerinin SH bölümünü seçme isteği ile BEM Cinsiyet Rolü Envanteri altboyutları arasında yapılan çapraz tablolara ilişkin bilgiler.
Çizelge 3.15. Sosyal hizmet bölümü öğrencilerinin SH bölümünü seçme nedenleri ile BEM Cinsiyet Rolü Envanteri altboyutları arasında yapılan çapraz tablolara ilişkin bilgiler.
p>0,05 cinsiyet rolleri ile eğitim sürecinin kolay olması ve mesleğin cinsiyete uygun olması arasında anlalmlı bir ilişiki yoktur.
p<0,05 Cinsiyet rolleri ile mesleği isteyerek seçip seçmemesi arasında anlamlı bir ilişki vardır.
TARTIŞMA
Çizelge 16 Sosyal hizmet bölümü öğrencilerinin SH bölümüyle ilgili düşünceleri ile BEM Cinsiyet Rolü Envanteri alt boyutları arasında yapılan çapraz tablolara ilişkin bilgiler.
Çizelge 15 Sosyal hizmet bölümü öğrencilerinin SH bölümünü seçme nedenleri ile BEM Cinsiyet Rolü Envanteri altboyutları arasında yapılan çapraz tablolara ilişkin bilgileri
TARTIŞMA
TARTIŞMA
Çizelge 12 Sosyal hizmet bölümü öğrencilerinin SH bölümünü seçmede etkili olan kişi ile BEM Cinsiyet Rolü Envanteri altboyutları arasında yapılan çapraz tabloya ilişkin bilgiler.
Çizelge 11 Sosyal hizmet bölümü öğrencilerinin sosyal hizmet bölümünü kaçıncı sırada tercih ettiği ile BEM Cinsiyet Rolü Envanteri arasında yapılan çapraz tabloya ilişkin bilgiler.
TARTIŞMA
Aile hekimleri, hemşire ve ebelerin çocuk istismarı ve ihmalinin belirti ve riskleri tanılama ölçek puanları;
TARTIŞMA
Çizelge 10 Sosyal hizmet bölümü öğrencilerinin anne ve baba çalışma durumları ile BEM Cinsiyet Rolü Envanteri alt boyutları arasında yapılan çapraz tablolara ilişkin bilgiler.
Aile hekimlerinin;
TARTIŞMA
Yalnızca meslek yaşamları boyunca çocuk istismarı ve ihmali vakası ile karşılaşma durumlarına göre yapılan değerlendirmede olgu ile karşılaşan hemşire ve ebelerin puan ortalaması (4,12±0,32) olgu ile karşılaşmayanların puan ortalamalarına (3,82±0,35) göre istatistiksel olarak anlamlı olacak şekilde daha yüksek olduğu bulunmuştur (p<0.05).
Çizelgede görüldüğü üzere aile hekimlerinin genel ölçek puanları ortalaması 4,10±0,34 iken; hemşire ve ebelerin genel ölçek puanları ortalaması 3,88±0,37’dir.
Aile hekimlerinin Çocuk İstismarı ve İhmalinin Belirti ve Riskleri Tanıma Ölçeği toplam puan ortalamaları hemşire ve ebelere göre istatistiksel olarak anlamlı düzeyde yüksek bulunmuştur (p<0,05).
Aile hekimlerinin;
Çizelge 9 Sosyal hizmet bölümü öğrencilerinin anne ve baba eğitim durumu ile BEM Cinsiyet Rolü Envanteri alt boyutları arasında yapılan çapraz tablolara ilişkin bilgiler.
p<0,05 cinsiyet rolü ile anne eğitim durumu arasında anlamlı bir ilişki vardır.
Çalışmaya katılan hemşire ve ebelerin;
Sonuç olarak; ASM’lerde çalışan hekim ve hemşire ve ebelerin çocuk istismarı ve ihmaline ilişkin farkındalık düzeyleri incelenmiş; erken tanı koyma sürecinde rol alacak olan sağlık çalışanlarının bilgi gereksinimlerinin olduğu belirlenmiştir.
TARTIŞMA
Hemşire ve ebelerin;
Veri Toplama Araçları
Hemşire ve ebelerin;
Aracın Geçerlik ve Güvenirliği
Araştırmanın Evreni ve Örneklemi
Çocuk istismarı ve ihmalinin belirti ve risklerini tanılama ölçeği değerlendirmesine ait 67 sorunun Cronbach’s alpha katsayısı 0,904 olup, anket oldukça geçerli ve güvenilirdir diyebiliriz.
Ölçegin alt grup değerlendirmelerinin de Cronbach’s alpha katsayısı 0,680 ile 0,850 arasında değişmektedir.
Bu araştırmanın evreni Burdur İlindeki Aile Sağlığı Merkezlerinde çalışan aile hekimleri, hemşire ve ebeler oluşturmaktadır. Burdur Halk Sağlığı Müdürlüğüne bağlı (41) Aile Sağlığı Merkezlerinde toplam 160 hekim, hemşire ve ebe çalışmaktadır. Bunların 80’i aile hekimi, 80’i hemşire ve ebedir.
Araştırmada evrenin ulaşılabilirliği dikkate alınarak örneklem seçimine gidilmemiş, evrendeki sağlık personelinin tamamına ulaşılmıştır.
Çocuk İstismarı ve İhmalinin Belirti ve Risklerinin Tanılanmasına Yönelik Ölçek (ÇİİBRTYÖ)
Verilerin Değerlendirilmesi
Araştırma’nın genel amacı, çocuk istismar ve ihmalinin tanılanmasında ve önlenmesinde önemli rolü olan aile hekimleri, hemşire ve ebelerin konuya ilişkin bilgi düzeyleri ve farkındalıklarını değerlendirmektir.
Bu araştırmada elde edilecek veriler ışığında, aile hekimleri, hemşire ve ebelerin perspektifinden daha derinlikli değerlendirme yapılarak bu hizmetin işleyişine katkıda bulunmanın önemli olduğu düşünülmüştür.
Çalışmaya katılan aile hekimlerinin;
Çocukları şiddetten korumada hekimler başta olmak üzere diğer sağlık çalışanları ve pek çok meslekten insanların çabası gereklidir.
Çocuk istismarının tanı ve tedavisinde etik, ahlaki ve yasal yükümlülükleri olan hekimlerin çocuk istismarının bulgu ve belirtilerini çok iyi bilmeleri erken tanı açısından çok önemlidir.
Hekimlerin çocuk istismarını tanımaları, istismarın mortalite ve morbiditesini azaltmakla kalmayıp, aynı zamanda etkili koruma olanağı yaratacaktır.
Çocuğa yönelik kötü muamele ya da çocuk istismarı insanlık tarihi kadar eski, bir o kadar bilinen ancak ortaya çıkarılan sayısı kadar çıkarılmayanları da olan, sosyal ve tıbbi bir sorundur.
Çocukluk çağı travmaları içinde çocuk istismarı yinelenebilirliği, çocuğa genellikle en yakınları tarafından yapılıyor olması sebebiyle tanılanması ve tedavi edilmesi en zor olan travma şeklidir (Ovayolu ve ark 2007).