Introducing
Your new presentation assistant.
Refine, enhance, and tailor your content, source relevant images, and edit visuals quicker than ever before.
Trending searches
Hazırlayan:Cihan AKAK
Cemal 1931’de Erzincan Pülümür’de Hüseyin Bey ve Gülbeyaz Hanım’ın oğlu olarak dünyaya geldi. Ailesinin ona verdiği asıl isim Cemalettin Seber’di. Zaza Alevi asıllıydı.Cemal Süreya ikisi kız olmak üzere üç kardeşi vardi.Erkek kardeşi kemal daha bir yaşındayken vefat eder.Ataerkil bir yapıya sahip seber ailesi tek erkek çocuk kalan Cemal süreyayı el üstünde büyütürler.Babası hüseyin nakliyecilikle uğraşır ve ailenin ekonomik durumu sürgün gününe kadar iyidir.
MEÇHULE GİDEN BİR TREN
Cemal Süreya ve ailesi daha Cemal Süreya 7 yaşındayken amcası Memo bileciğe sürgün edilir kardeşini yalnız bırakmak istemeyen hüseyin onunla Bileciğe sürgün'e gider.Bu sürgünden bir yıl sonra Cemal Süreya,annesi Gülbeyaz'ı kaybeder.Gülbeyaz daha 23 yaşındayken vefat etmiştir
Esma demek bela demek
Gülbeyaz'ın ölümünden sonra babası Hüseyin,İki kadınla evlenir.Cemal süreyanın ilk üvey annesi Esma,Cemal Süreya ve kardeşlerine çok kötü davranır.Onun açtığı yaraları ikinci üvey annesi Refika Hanım kapatacaktır
Süreya, ilkokula başlamadan önce okumayı, yazmayı, matematiği ve resim yapmayı büyük amcası Memo'dan öğrenmiştir.Hastalığı sebebiyle okula bir yıl geç başlayarak 1939'da 37. Beyoğlu İlkokulu'na kaydolmuştur. Alevi çevrede din kitapları, Ali üzerine kitaplar çoğunlukla olmak üzere "eline ne geçerse" okumuş.
lkokul 2. sınıftayken yazdığı bir kompozisyonla öğretmeninden Yavrutürk dergisini ödül olarak almıştır. 1941'de, 3. sınıfın ilk dönemini bitirdikten sonra sürgün edildikleri Bilecik'e dönmek zorunda kalınca, Bilecik Birinci İlkokulu'na kaydolmuştur.
iBurada "Kürt damarı tuttu", "Sümüklü Kürt", "Kürt Cemo" şeklinde etiketlenmiştir. Üvey annesi Esma Hanım'dan "kaçmak" için parasız yatılı sınavına girmiş ve sınavı kazanarak 1944-45 eğitim-öğretim döneminde Bilecik Ortaokulunda okumaya başlamıştır. Ortaokulda okuduğu dönemde tatildeyken gece bekçiliği yapmıştır.
1947'de ortaokulu bitirdikten sonra 1947-48 döneminde İstanbul'daki Haydarpaşa Lisesi'nde parasız yatılı öğrenci olarak öğrenim hayatına devam etmiş ve bu dönemde aruz ölçüsüyle birkaç şiir yazma girişiminde bulunmuştur
.Lise son sınıftayken edebiyat ile ilgilenen Süreya, kendini bu dönemde "aruzcu, eski edebiyatçı" olarak görmüştür.1950'de Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi'nin Maliye ve İktisat bölümünde okumaya ve bu dönemde şiirlerini yayımlamaya başlamıştır.Yine bu dönemde eski şiiri bırakarak yeni şiire geçiş yapmıştır.1954'te mezun olduktan sonra teğmen olarak askerliğini yaparken fark derslerini de vererek hukuk diplomasını da almıştır.
Süreya; çocukluğunda zayıf, sıska ve hastalıklı (sıtma) olduğu için kafasının bedenine göre oldukça büyük göründüğünü belirtmiştir.Kalabalıkta küçük düşme fobisi ve kusursuz olma endişesi taşıyan Süreya, kalabalık toplantılarda konuşmaktan pek hoşlanmamıştır.SÜREYA bohem bir hayat tarzı sürmüş ve Alkol ,sigaraya düşkün
olan Cemal Süreya Oğluna karşı "dengesiz" davranmış ve hem kızıp döverken hem sevgi gösterisinde bulunmuştur.
Süreya, 25 Kasım 1954'te Eskişehir Vergi Dairesinde stajyer olarak göreve başlamıştır.8 Ağustos 1955'te yapılan Teftiş Kurulu sınavını kazanarak 11 Ağustos 1955'te maliye müfettiş yardımcısı olarak İstanbul'da gitmiştir. Bu dönemde art arda hem şiirleri hem yazıları yayımlanmış ve dergi çıkarma düşüncesi içine girmiştir.
Gibisi olmayan yar
Süreya'nın babası Hüseyin Bey'in ölümü sonrasında Süreya'yla Seniha Hanım yeniden birleşmiş fakat bu ikinci beraberlik de uzun sürmemiştir. 1958'de evi terk ederek boşanmak için yedi yıl uğraşmıştır. Seniha Hanım ise zaman zaman şiddet gördüğü eşine daha fazla dayanamayıp kızını da alarak baba evine dönmüştür.
1976'da Tekkanat ile tekrar nişanlanmış ve 1977'de bu beraberliği bitirmiştir. Darphane Genel Müdürlüğünde çalışırken 1980'de tanışıp evlendiği ve kitabevi sahibi dört çocuklu dul bir olan ve Süreya'nın "Bayan Nihayet"dediği Birsen Sağnak, şairin son eşidir ve ölene kadar bu evliliğini devam ettirmiştir
Süreya, kendini "sol sempatizanı demokrat aydın" olarak nitelerken düşünce olarak da "formalist" olarak tanımlamıştır. Türkiye'nin sosyalizmle kurtulup gelişeceğini dile getirmiştir. Kendini feministlerden yana hissetmiştir. Devlet, aydın, halk, politika, sanat, sanatçı gibi konuları sosyalist bir perspektifle ele almıştır. Demokrat Parti, Adalet Partisi ve Anavatan Partisi eleştirdiği hükûmetlerin başında gelmiştir
Cemal Süreya, İkinci Yeni hareketinin şairlerinden biridir. İlkokul sıralarında Ali cenkleri ile birtakım dinî içerikli eserleri okumuş ve dergi çalışmaları yapmıştır. Şairliğe ilk adımını, ortaokul arkadaşı ve sonradan eşi olan Seniha Hanım'a yazdığı şiirler oluşturmaktadır
Şairlik duygusunu yaratan ilk etken, annesinin ona anlattığı Kerem ile Aslı hikâyesi, ikinci etken de Ali cenkleri ve Köroğlu kitaplarıdır
Şairin en sık işlediği temalar, aşk, kadın, yalnızlık, sosyal ve siyasal eleştiriler, ölüm, Tanrı düşüncesi, portreler ve manzum poetikadır
Başlarda Garip hareketine ilgi duymayan Süreya'nın yeni şiire ilgisi Ahmet Muhip Dıranas'ın "Kar" şiiriyle başlamıştır.Yeni şiire yönelmesi Dıranas ve Özdemir Asaf'a olan ilgisiyle gelişmiştir.
Toplumsal değerlere uzak düşmemiştir. Şiirin “anayasaya aykırı” olduğunu söyler.
Onüç Günün Mektupları (1990) dışında hiçbir yazısı veya şiiri, dergi ve gazetede yayımlanmadan kitaba dönüşmemiştir. Üvercinka (1958), Süreya'nın yayımlanan ilk şiir kitabıdır.Kitabın adı, eşiyle arası problemli olan Süreya'nın Eskişehir Vergi Dairesi'nde tanışıp bir süre beraber olduğu kadından gelmektedir. Göçebe, on yedi şiirlik bir kitap olarak piyasaya sürülmüştür. Göçebe'deki şiirler, 27 Mayıs Darbesi sonrasında yazılmıştır.
yımlandıktan bir yıl sonra Türk Dil Kurumu Şiir Ödülü'nü almıştır.
Şapkam Dolu Çiçekle , Süreya'nın şiir ve şairler üzerine düşüncelerini ortaya koyduğu eleştirel deneme türünde bir kitaptır. Şapkam Dolu Çiçekle ve Şiir Üzerine Yazılar adıyla yayımlanmıştır