Introducing
Your new presentation assistant.
Refine, enhance, and tailor your content, source relevant images, and edit visuals quicker than ever before.
Trending searches
Yağmur ŞAHİN
152203006
Bir başkasının yararını gözeterek
gerçekleştirilen herhangi bir eylem toplum
yanlısı davranış olarak adlandırılır.
Özgecilik ise karşılığında bir bedel ödemek
gerektiğinde bile başkasına yardım etme
isteğidir.
Akraba seçimi = Genetik bir akrabaya yardım
etme davranışının doğal seçim tarafından
desteklendiği düşüncesi.
Karşılıklılık Normu = birisine yardım etmenin
gelecekte bu kişinin bize yardım etme
olasılığını arttırması beklentisi
Sosyal normları öğrenmek
– Norm ve adetleri en iyi öğrenen insanlar hayatta
kalma açısından avantajlıdır.
– İnsanların öğrendiği normlardan biri de
başkalarına yardım etmenin değeridir bu, hemen
hemen her toplumda değerli bir norm olarak
görülür.
Sosyal değiş tokuş kuramı, yaptığımız şeylerin
çoğunun ödülleri maksimize etme, bedelleri
ise minimize isteğinden kaynaklandığını
savunur.
Sosyal değiş tokuş kuramına göre insanların
bedeli çok yüksek olmasına karşın birbirlerine
yardım ettiği, gerçek bir özgecilik yoktur.
İnsanlar gelir, bedellerden fazla olduğunda
yardım ederler.
– Karşılığında yardım alma olasılığımız artar.
– Geleceğe yapılan bir yatırımdır, bir gün gereksinim
duyduğumuzda biz de birisinin yardımını
görebiliriz.
– Yardım etmek olaya tanık olanın kişisel
rahatsızlığını azaltabilir.
– Sosyal onay ve benlik değeri duygusunun artması
Fiziksel tehlike, acı ve utançla sonuçlanması ya
da fazla zaman alması gibi bedellerin yüksek
olması durumunda yardımlaşma azalır.
– Yardım etme, bize genetik olarak yakın olanların
esenliğine yönelik içgüdüsel bir tepkidir (evrimsel
yaklaşım).
– Yardım etmenin getirileri çoğu zaman bedellerinden
fazladır, bu nedenle de yardım etmek kişisel çıkarımıza
hizmet eder (sosyal değiş tokuş kuramı).
– Bazı koşullar altında kurban için duyduğumuz güçlü
empati ve merhamet duyguları özgeci vericiliği
harekete geçirir (empati-özgecilik hipotezi).
Özgeci kişiliğin doğası = bireyin çeşitli
durumlarda başkalarına yardım etmesine
neden olan nitelikler
Davranışları yalnızca kişilik belirlemiyor;
cinsiyet, içinde yetiştikleri kültür, dindarlık
düzeyleri, hatta o anki ruh halleri gibi çeşitli
etmenleri göz önüne almamız gerekiyor.
Bütün kültürlerde insanlar iç-gruba yani
bireyin özdeşleştiği grubun üyesi olarak
tanımladıkları insanlara daha fazla yardım
etme eğilimi sergiler.
Dış gruba yani bireyin özdeşleşmediği grubun
üyesi olarak algıladıkları insanlara daha az
yardım etme eğilimi sergiler.
İnsanların grup içi ile grup dışı arasına çektiği
çizginin kalınlığını kültürel etmenler belirler
Dindar insanlar kendilerine ya da başkalarına
daha iyi biri gibi görünecekleri zaman daha
fazla yardım etme eğilimi sergilerler.
– İyi bir ruh hali hayatın iyi yönlerini görmemizi
sağlar.
- Başkalarına yardım etmek iyi ruh halimizi
uzatmanın harika bir yoludur.
– İyi ruh hali kendimize verdiğimiz dikkatin oranını
artırır, kendi değerlerimiz ve ideallerimiz
doğrultusunda hareket etme olasılığımızı artırır.
Kötü ruh halinin bir türü olan suçluluk
duygusu yardımlaşmacı davranışı artırır.
En iyi arkadaşınızın doğum gününü
unuttuğunuzu fark edip suçluluk
duyduğunuzda alışveriş merkezindeki adama
yardım etme eğiliminiz bu suçluluk duygusunu
gidermek için artacaktır.
Üzüntü de yardım etme olasılığını artırabilir.
İnsanlar üzgün olduklarında kendilerini iyi
hissetmelerini sağlayan etkinliklere daha çok
katılırlar.
Yardımlaşma ne kadar ödüllendirici ise bizi
hüzünlü halimizden kurtarma olasılığı da o
kadar yüksektir.
C. Daniel Batson (1991), insanların yalnızca iyi
kalpli oldukları için yardım ettikleri
düşüncesini savunur.
Batson’a göre yardıma gereksinim duyan kişi
için empati hissettiğimizde yani kendimizi
onun yerine koyup yaşadıklarını ve duygularını
onun gibi yaşadığımızda saf özgecilik kendini
gösterir.
– O an kendimizi ne kadar güvenli bağlanmış
hissettiğimiz
– Yakın zamanda önem verdiğimiz bir gruba dahil
edilmemiz ya da gruptan çıkarılmamız
Bir davranışın özgecilik olarak nitelendirilebilmesi için, gönüllü gerçekleştirilen bir davranış olması, diğer insanlara fayda sağlaması, dışsal bir ödül beklentisi ile yapılmıyor olması ve yerine göre zamandan, enerjiden ve maddi açılardan fedakârlık içeren özverili bir davranış olması gerekmektedir.
Mantıksal pozitivist teorisini takip eden araştırmacılar,
özgecilik olasılığını inkâr etmişlerdir.
İnsanlar, ne yapacaklarına karar
vermeden önce, tüm hareketlerinin maliyet ve yararlarını
hesaplamaktadırlar.
Daha sonra önceden varsayılan yararlar üzerinden
güdülenerek davranışta bulunmaktadırlar.
Mantıksal pozitivist teorileri
insanların özellikle egoist olduklarını ve gerçek özgeciliğin var
olmadığını iddia etmektedirler
Özgeciliğin, nereden kaynaklandığı konusunda, Sosyo-biyoloji, Kognitif (bilişsel) gelişme ve, Sosyal öğrenme olmak üzere üç ana gelişim teorisi vardır
Ana Gelişim Teorileri
Sosyo-biyologlar, özgeciliğin evrim tarihinde ortaya çıkmış, insanın doğuştan getirdiği tabiatının bir parçası olduğu kanaatindedirler. Bu görüşün kamu,
a) hayvanların,
b) davranış genetiğinin incelenmesinden sağlanmaktadır.
Hayvan incelemelerine göre Özgeciliğe, sosyal gruplar içinde yaşayan diğer türlerde de rastlanmıştır. Kuşlar, köpekler, yunuslar ve şempanzelerden karıncalar, bal arıları ve eşek arılarına kadar hepsi özgeci davranışlar gösterirler (ebeveyn bakımı, karşılıklı savunma, yardıma koşma, birlikte avlanma ve yiyecek toplama gibi).
Piaget´in bilişsel gelişim teorisini izleyen araştırmacılar yaşla birlikte çocuğun,
a) Başkalarının perspektiflerinin ve ihtiyaçlarının rolünü alma,
b) Bük Özgecilikle ilgili ahlaki hükümler verme kapasitesinde artışlar olduğunu tespit etmişlerdir.
Yine de birçok bireyin gelişimin durması nedeniyle daha yüksek rol alma veya ahlaki akıl yürütme düzeylerine hiçbir zaman ulaşamadıkları söylenebilir. Bu yüzden bu teori, özgeci davranışı asıl olarak olgunlaşmayla büyüyen bilişsel gelişim üzerinde temellenmiş olarak görür. Yani rol alma yeteneği ve ahlaki akıl yürütme düzeyindeki bireysel farklılıklar, özgeci davranışın habercileridir ve her üçü de yaşla birlikte artar
Sosyal öğrenme teorisi yaklaşımı, adından da anlaşılacağı üzere, özgeciliğin gelişiminde sosyal şartlandırmanın önemi üzerinde durur. Araştırma özellikle şu dört sürece yönelmiştir:
a) Klasik şartlandırma,
b) Şartlı refleksin pekiştirilmesi ve cezalandırma,
c) Başkalarının gözlenmesi ve,
d) Yükleyici etiketleme dahil sözel sosyalleşme, öğrenme teorisyenleri bu prosedürleri, eğitim sistemi, aile, akran grubu ve kitle iletişim araçlarıyla oluşan sosyalleşmenin biçimini anlamaya uygularlar.
http://www.eokul-meb.com/yardimlasma-cesitleri-nelerdir-77211/
http://pavlovspartner.com/is-hayatinda-yardim-etmek/
https://drive.google.com/file/d/0B613u6_F6uKJUFR1U3dYUHhFVUU/view
http://www.filozof.net/Turkce/sosyoloji/1072-ozgecilik-digerkamliknedir-ne-demektir-tanimi-konusu-hakkinda-sosyolojide-tanimi-psikolojide-digerkamlik-ozgecilik-tanimi-filozoflara-comteye-gore-ozgecilik-digerkamlik.html